Tüm dikkatler çözüm meselesinde düğümlenmiş ve 21 Mart’ta tarihi Amed Newroz’unda PKK lideri Abdullah Öcalan’ın açıklamasını beklerken, ortalık birden bire hareketlendi!
Çözüm sürecinin “baş mimarı” olarak sunulan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gidişattan telaşa kapılmış olacak ki!
Önce Çanakkale ve Balıkesir’de “Kürt sorunu yoktur” açıklamasını yaptı.
Ardından Ukrayna gezisi öncesinde sürece ilişkin gelişmelerden yeterince haberdar edilmediğini, Dolmabahçe açıklamasına da, izleme heyetine de karşı olduğunu ifade etti.
Dönüş yolunda da gerçek korkusunu gazetecilerle paylaşan Erdoğan...
Bu tür adımların ya da uygulamaların “Ada’nın meşruiyetini arttırma adımı” olduğunu söyledi.
Ada’nın ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin meşruiyetinin artmasının kamuoyuna vereceği “İki eşit tarafın müzakere masasına oturduğu ve üçüncü bir göz olarak izleme Kurulu’nun da duruma nezaret ettiği” izlenimi Erdoğan’ın büyük korkusu!
Sürecin “baş mimarı” korkmakta haklı!
Çünkü, üçüncü bir gözün devreye girmesiyle, barış görüşmeleri şeffaflaşacak.
Bu sadece Hükümetin çözüm konusunda iki yüzlü, oyalamacı tutumlarının kamuoyu nezdinde açığa çıkmasını sağlamakla kalmayacak; aynı zamanda Kürt tarafının gerçek barışı inşa etmek için gösterdiği özveri ve samimiyetin Türkiye halklarınca görülmesini de sağlayacaktır.
Kamuoyunda Erdoğan’ın açıklamaları tartışılırken, önceki gün Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel’inde Erdoğan’ın bu korkusunu paylaştığını yaptığı açıklamadan öğrendik!
Meğer Necdet Özel de, PYD ve PKK’nin IŞİD’e karşı yürüttüğü başarılı direnişten dolayı dünya kamuoyunda PYD ve PKK’ye karşı yükselen sempati ve destekten rahatsızmış!
Erdoğan’ın, Genel Kurmay Başkanı’nın ve hükümetin her fırsatta bu “meşruiyet” meselesine takıldıkları kesin!
Ve bu meselenin onları hayli meşgul ettiği, korkuttuğu dikkatlerden kaçmıyor.
Bugüne kadar inkarcılık ve tekçilik tek ilkeleri olduğu için...
Gelinen aşamada/eşikte artık inkarcılığın da, tekçiliğin de miadını doldurduğu gerçeğini kabullenmekte zorlanıyorlar.
Hatırlayacak olursak, Erdoğan en başından itibaren kamuoyuna yaptığı açıklamalarda AKP’nin Abdullah Öcalan’la ve PKK ile görüşmediğini söyledi ve her fırsatta da bunu tekrar ediyor... Görüşmeleri MİT üzerinden yürütmekte ısrarlı olduklarının altını çiziyor.
Kısacası geride kalan bir kaç günde Hükümet’in bu minvalde yaptığı bütün açıklamalar “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” misali, tam bir komedi kıvamındaydı!
Gelinen aşamada da, aslında Ada’nın ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin meşruiyetini tartışmak ya da tartıştırmaya çalışmanın boş bir çaba olduğunun farkındalar.
Bunun yarattığı hayal kırıklığıyla, birbirlerine düştüler.
Şimdi Erdoğan eline doladığı Hükümet’in iplerini yeniden sıkıştırarak, ortaya çıkan çatlağı kapatmaya, inisiyatifi elden bırakmamaya çalışıyor.
Görece “başarılı” oldu gibi görünse de...
Bir kere olan oldu...
Su yolunda testi param parça olmasa da, bir kez çatladı.
Öte yandan Amed ve bölge illeriyle, İstanbul, İzmir, Ankara başta gelmek üzere Batı illerindeki Newroz alanlarını dolduran kitleler tüm Türkiye’ye güçlü bir barış talebi mesajı verdi.
Bu saatten sonra ne Erdoğan’ın ne de onun bu korkusunu paylaşan askerin ve Hükümet’in Kürt özgürlük hareketi ve lideri Öcalan’ın meşruiyetini tartışmaları beklentilerini karşılamayacak!
Erdoğan da, asker de, hükümet de korkunun ecele faydası olmayacağını bilmiyor olamazlar.
Çok yakında da hayat onlara gerçeklerin devrimci ve inatçı olduğunu öğretecektir.
Nasıl olsa öğrenmenin yaşı yoktur!.. (FE/HK)